Yeniden merhaba sevgili okurlarımız! Bu yazımıza Ankaralı vegan aktivistlerin kurduğu Ankara Vegan Atölye & Platformu kurucularından Buse Üçer ile gerçekleştirmiş olduğumuz veganlığa dair ve Ankara Vegan Platformu hakkındaki röportaj ile başlıyoruz. Devamında ise 5 Temmuz 2018’de Ankara Bestekar Sokak’ta bulunan Ankara Vegan Platformu tarafından, Turuncu Sanat’ta gerçekleştirilen Cowspiracy belgesel gösteriminden ve vegan söyleşiden bahsetmek istiyoruz. Bu blog yazımız ile diğer yazılarımızdan ayrılıyoruz çünkü bu yazımızda veganlığın ne olduğunu, Ankara Vegan Platformu'nun amaçlarının neler olduğunu anlatmayı hedefledik. Bu arada Ankara Vegan Platformu vegan olmayan insanlara da açık unutmayın. Keyifli okumalar dileriz!
Ankara Vegan Platformu’nun hikayesi nedir?
Buse Üçer ve arkadaşları 2017 Mayıs ayında bir atölye kurmaya karar vermişler. Bu fikrin çıkış noktası ise Buse’nin veganlarla tanışmak üzere Halk Evleri Genel Merkezi’nde düzenlemiş olduğu kahvaltıymış. “Ben beş veya altı kişi oluruz diye düşünmüştüm, ancak yirmiye yakın vegan geldi. Böyle bir katılım olduğunu görünce bir sürü vegan bulabileceğimi fark ettim” şeklinde şaşkınlığını belirtiyor Buse. Kahvaltı sayesinde veganların Ankara’da fikirlerini paylaşmak, sempozyumlar düzenlemek veya ihtiyaçlarını karşılamak adına bir topluluğu olmadığını fark eden Buse ve arkadaşları atölyeler dizisi başlatmaya karar vermişler. İlk atölyemiz feminizm ile ilgiliydi diyen Buse ilk atölyesinde feminizm ile veganlık üzerine bir sunum yapmış. Buse, “Sunumların ardından mutlaka bir üretim yapmayı hedeflemiştik ve o gün bende süt yapmıştım. Çünkü ineklerin sütü, tecavüz meselesi, ineklerin suni döllenme yoluyla hamile bırakılması mevzusu bunlardan bahsetmiştik” diyor ve aynı zamanda vegan sütün nasıl yapıldığını atölye katılımcıları ile paylaşmış. “Ardından bu atölyeler devam etti ve bir sürece yayıldı” diyerek atölye fikrinin oluşum şeklini özetliyor Buse. Daha sonra Buse ve arkadaşlarının atölye fikri beğenilerek diğer aktivistlerin desteği ile iyice büyümüş ve İstanbul’dan aktivistler de dahil olmuş. Feminizm konusunun yanı sıra Queer teoriyle veganlığın kesişimi, türcülük konusu, vegan aktivizmin nasıl olacağı konusu ve bütünleşik özgürlük mücadelesinin nasıl gerçekleşeceği konularında da atölye söyleşiler düzenlemiş. NataVega’da tutsak olan bir hayvan için başlatılan yardım kampanyası ile atölye olarak bir toplantı almak için çağrı yapmışlar. Böylece birçok üniversiteden öğrencilerle ve aktivistlerle tanışıp hayvan haklarını korumak ve destek olmak adına birlik olmuşlar. “Daha sonra buradaki arkadaşlarla ortak toplantılar almaya başladık. Baktık ki etkinliklere katılan herkes vegan, demek ki bu işi gerçekten yürütebilecek insanlar veganlar. Hayvan özgürlüğü aktivizminin de veganlar tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğini düşündük ve bir platform kurmaya karar verdik” diyor Buse. İşte bu platformun adı Ankara Vegan Platformu. Ankara Vegan Platformu ile birlikte artık Ankara’da ki veganlar düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri, hayvanlara yardım edebilecekleri, veganlık düşüncesini yayabilecekleri veya piknik, kamp gibi etkinlikler düzenleyebilecekleri bir platform oluşmuştur. Biz de Ankara’da Veganlık bloğu yazarları olarak 5 Temmuz 2018 günü bu platformda Cowspiracy adlı belgeseli izledik ve birçok yeni bilgi öğrendik.
Buse Üçer kimdir?Cowspiracy belgeselini izlemek üzerine 5 Temmuz 2018 günü, Ankara Bestekar Sokak’ta bulunan Turuncu Sanat'a varıyoruz. Kapıyı daha önce telefonda veganlığa dair konuşmuş olduğumuz Buse Üçer açıyor. Size etkinliği anlatmadan önce Buse Üçer ve Ankara Vegan Atölye'den bahsedelim. Atölyenin kurucularından Buse Üçer uzun yıllardan beri bir aktivist. “Ben zaten hayvan hakları aktivistliğinden, mücadelesinden önce yıllardır hak mücadeleri içerisinde kendimi var eden bir bireydim. Üniversitedeyken öğrenci hakları mücadelesi içerisinde aktif olarak yer alıyordum” diyor Buse. Bu mücadelerin yanısıra hayvanlar için de adaletin gereksinimine dikkat çekiyor. Buse'nin yapısındaki bu mücadelecilik ruhu hayvanlar söz konusu olduğunda da ortaya çıkmış. Üçer, aktivizmin sadece insanlar için yürütülmesini yeterli görmeyerek “Veganlık bir adalet mücadelesidir ama odak noktası hayvanlar olan bir adelet mücadelesidir” düşüncesini taşıyor. Yıllar boyunca siyasetin, düzenin veya ekolojinin insanları sadece insan odaklı hareket etmeye yönlendirdiğini düşünen Buse, bunun nedeninin ise sermaye olduğunu düşünüyor. Buse, “Ama ben doğa odaklı dünyaya bakan bir kişiyim. Doğa odaklı bu bakış açısı beni hayvan odaklı bakmaya da yönlendirdi. Bu yüzden vegan olmayı tercih ettim” diyor. Ankara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde yüksek lisans yapan Üçer, veganlık konusunda akademik araştırmalar da yapmış. Buse'nin Vegan www.academia.edu/33724438/vegan_makale_1_.docx?s=t via @academia konu başlıklı bir makalesi bulunuyor. Daha sonra tercih kelimesinden ziyade vegan olmanın aslında bir zorunluluk olduğundan bahsediyor çünkü Buse, eğer insanlar kendilerini özgürlükçü şeklinde nitelendiriyorlarsa, eğer amaçları haklı olanın yanında olmaksa ve eğer köleliğe karşı iseler insanlar vegan olmak zorundadır gibi bir mantığı savunuyor. “Aslında vegan olmak bir tercih değil çünkü insan öldürmek bir tercih değilse hayvan öldürmek de bir tercih olamaz” diyor Buse. Ankara Vegan Platformu'nun etkinliği Cowspiracy belgesel gösteriminden sizler için bir derleme yaptık; İklim değişikliği konularında duyarlılığıyla da ün salmış olan Leonardo DiCaprio desteğiyle 2014 ABD yapımı olan yönetmenliğini Kip Andersen’nin üstlendiği Cowspiracy belgeseli fabrika çiftliklerinin çevreye ne kadar büyük bir tehdit ve zararlı olduğunu, doğal kaynakları nasıl, ne derece yok ettiğini ve çevreci grupların bu tehdidi neden görmezden geldiğini anlatıyor. Belgesel, et-süt endüstrisindeki hayvanların ürettiği sera gazları, yedikleri yemlerin ve tükettikleri suyun bilinenin aksine bütün taşıtların veya CO2 kaynağının toplamından daha fazla doğaya zarar verdiğini vurguluyor ve aynı zamanda belgesel et-süt endüstrisinin küresel ısınmaya etkisi olduğunun üzerinde duruyor. Belgesel sunmuş olduğu sayısal verilerle teorisini destekliyor. Çevreci insanlar her ne kadar dişlerini fırçalarken suyu kapatsalar da, işe araba yerine toplu taşıma veya bisiklet kullansalar da, kısa süreli duş alsalar da veya geri dönüşüme katkı sağlamaya çalışsalar da bir hamburger üretiminin neden olduğu zararı bile karşılayamıyorlar. Filmi izlerken bu bilgiyi daha önce hiç duymamış olmamıza şaşırıyoruz çünkü hepimiz çevre örgütlerinin haberlerinin farkındayız ancak belgeseli izlerken böylesi bir araştırmaya ilk defa şahit oluyoruz. Belgeselin yönetmeni olan Kip Andersen, aynı zamanda belgeselin zorlu röportajlarını ve sunumlarını gerçekleştirmiş. Burada röportajların zorlu olduğuna dikkat çekmek istedik çünkü film boyunca çok güvendiğimiz ve çoğu zaman destek olmaya çalıştığımız çevre örgütlerinin birçok kez reddi ile karşılan Andersen, çevre örgütlerinin çevreden ziyade aslında kimlere hizmet ettiklerinide gün yüzüne çıkarıyor. IMDB puanı 8.4 olan Cowspiracy uluslararası platformda da çok beğenilen bir yapım olduğunu ve çeşitli platformlarda puanının hayli yüksek olduğunu belirtmek istedik. Daha fazla bilgi için resmi sitelerini ziyaret edebilirsiniz: www.cowspiracy.com/
|
Röportajımızın ve belgesel gösterimin ardından bütün sandalyeleri yuvarlak şeklinde dizip söyleşi yapmaya başladık. Filmden ne gibi sonuçlar çıkarabileceğimizi bizim neler yapabileceğimizi tartıştık. Hindistan’da veganlık üzerine yıllarda araştırma yapmış olan Burcu Hanım bizlerle bilgilerini paylaşmayı ihmal etmedi ve Budizm’in en büyük günah olarak nitelendirdiği 7 günah üzerinde durdu. Hepimizin bildiği üzere 7 günahtan biri savurganlıktır. Söyleşi sırasında Cowspiracy belgeselinin ana düşüncesinin savurganlık olduğuna karar verdik. Evet hayatta kalmaya ihtiyacımız var ancak bu, zevkler uğruna doğal ihtiyacımızdan fazla olan kaynaklarımızı veya doğayı sonuna kadar tüketmemiz anlamına gelmiyor. Belki günlük hayatımıza tüketimimize daha çok dikkat eder, doğal kaynaklarımızın aslında çok sınırlı olduğunun tam bilincine varır ve bunun üzerine çocuklara küçük yaşlarda eğitimler verilirse, insanlar doğanın bize bir hediye olduğunun farkına varırlarsa; çok daha güzel, mutlu bir dünyada yaşamanın mümkün olduğunun altını çizerek bir blog yazımızın daha sonuna geliyoruz.
|
Son olarak Buse'den sizlere bir mesaj var!
"Köpek kedi kadar kuzu, koyun da hissedebilen varlıklar, aynı acıları, üzüntüleri hissediyorlar, özgürlüklerini arıyorlar ve tarifsiz acıya, işkenceye maruz kalıyorlar. Gerçekten toplumsal adeletin gelmesini istiyorsanız mutlaka kendinizde adil davranmak zorundasınız. Bu adaleti kendi hayatlarınıza vegan olarak bir şekilde getirmek durumundasınız çünkü kendi hayatınızı değiştirir, dönüştürür iseniz diğer insanların gündelik hayatını bu şekilde dönüştürmüş olursunuz ve ben bunu okuyacak olan insanlara sesleniyorum: doğrudan gündelik hayatınızı dönüştürün. Doğrudan gündelik hayatınıza adaleti taşıyın. Önce kendi hayatınıza adaleti, özgürlüğü taşıyın daha sonra bütün dünyayı özgürleştirmeye, adaleti getirmeye başlayın. Kendiniz olmadan başkalarına adalet götürmeyi bekleyemezsiniz zaten" diyor Buse.
Umarız Vegan Atölye kurucularından Buse Üçer ile yaptığımız röportajın yanı sıra Cowspiracy belgesel yazımından ve söyleşimizden keyif almışsınızdır. Ankara Vegan Atölye'nin bilgilerini sizler için aşağıda paylaşıyoruz. Görüşmek üzere!
Twitter: twitter.com/veganankara?lang=en
Youtube: www.youtube.com/channel/UC1P_1RyEz1i428lb77HqkZA
Facebook: www.facebook.com/groups/1715751945386119/about/
www.facebook.com/events/492046261234791/?ti=as
Twitter: twitter.com/veganankara?lang=en
Youtube: www.youtube.com/channel/UC1P_1RyEz1i428lb77HqkZA
Facebook: www.facebook.com/groups/1715751945386119/about/
www.facebook.com/events/492046261234791/?ti=as
Buse Üçer ile röportajımızı dinlemek için:
Buse Üçer ile röportajımızı okumak için:
0 Yorumlar
Yanıt Ver.
Yazarlar
Ezgi Altınöz
Aybüke Tekeli